"Bir orospu bile Berrak'la dolasmamali." lise yillarimin en can yakici cumlelerinden biri olmakla beraber bana korku, paranoya ve haksizliga ugramanin nasil duygular oldugunu belki de ilk defa somut denebilicek kadar yogun bir bicimde yasatan cumleydi. Yalnizlik ve dislanmak yabanci duygular degildi belki ama o gune kadar kiz kardesim haricinde kimsenin benden gercekten nefret edebilecegini dusunmuyordum.( Kiz kardesimse zaten hem beni cok sevip hem nefret ettiginden sevgisi nefretini dengeliyordu ve bu yuzden cok fazla canimi yakmiyordu.) Ne de olsa hayatimda kimseye kasten kotuluk yapmamistim. Tabi ki hatalarim vardi, insanlara zor isiniyor ve belki bazilarini ayiriyordum. Kimini en ufak hatada silerken, kiminin her hatasini gormezden gelmeyi secebiliyordum. Fakat bu bile zarari baskalarindan cok bana olan bi tavir oldugundan nefretin hayatimda yeri olabilecegi, birilerinin durup dururken bana bu kadar tepkili olabilecegi asla aklimin ucundan bile gecmemisti.
Detaylarini cok hatirlamasam da su kadarini hatirliyorum. Galatasaray ya cok onemli bir mac kazanmisti ya da sampiyon olmustuk. Nerden hatirliyorsun diye soracak olursaniz, o gun okula giderken Galatasaray atkisiyla gitmistim ve cok keyifliydim. Bu yuzden bu detayi hatirliyorum. O donemlerde babam gibi koyu cimbomlu olarak kazanilan maclarsan sonra GS atkisi okul formamin unutulmaz bir parcasi olsa da macla alakasi olmayan gunlerde forma ve takim renkleri giyecek kadar fanatik degildim.
Okul kantinin yakininda 10 dakikalik tenefuste Kooperatif kolu sabahlari acma ve pogaca satardi. Bu para ne icin kullaniliyordu ya da Kooperatif kolu neydi diye sormayin cunku sonraki yillarda uyesi olsam da pogaca satisi yapmak disinda neye yaradigimizi sormak hic aklima gelmedi, ondan bilmiyorum.
Sabahlari genellikle gec uyandigimdan duzgun kahvalti edememis oluyordum, ya da aceleye geldiginden 10 dakikalik tenefus geldiginde genellikle acikmis oldugumdan, acma almaya giderdim sik sik kantine. O gun giderken de boynumdaki GS atkisini gururla tasiyarak, biraz da fenerlilerin gozune sokma hevesiyle merdivenlerden ziplaya ziplaya asagi indim ve kantinin yaninda masa ve sandalyelerle ogrencilerin uzun tenefuslerde usumeden bir araya gelebildikleri kafe gibi kullandigimiz yerde acma almak icin siraya girdim. Buyuk bir istahla acmami yedikten sonra da elimde atkim, dilimde birkac tezahurat, kendi kendime eglenerek kosturmaya basladim.
Birkac dakika bile gecmeden birisi arkadan atkimi cekerek beni yanina cagirdi. Goz goze geldigimde ust siniflardan, biraz kabadayi diye bilinen bir kiz oldugunu gordum ve biraz cekinerek yavasca yanina dogru yurudum. Sonra da buyuk bir saflikla, "Fenerlisin galiba?" dedim. Sorum cevapsiz kaldi. Cevap vermek yerine kiz oturdugu sandalyeden hisimla ayaga kalkti ve bir anda iki kiz arkadasiyla beraber etrafimi sardilar. Ustume yurumeye basladiklarinda geri geri duvarin kosesine yapisana kadar bu kadar buyutulucek ne olmus olabilecegini anlamaya calistim. Okulun kabadayisi bir taraftan beni iterken, diger taraftan "sen kim oluyosun da bana orospu diyorsun" diye bagiriyordu. Kizin adi disinda iki sey biliyordum. Bir, bana nazaran baya iriydi. Iki, okulda cok insan ondan korkardi ve ickici, bicak tasiyan okul disindan arkadaslari oldugu konusulurdu. Baska bir deyisle dedikoducu ve nefret dolu biri olsam bile (ki degildim) hakkinda dedikodu cikarmaya cesaret edecegim birisi asla degildi. Ortada kesin bir yanlis anlasilma vardi cunku hakkinda "kasar" diye dusundugum kizlar icin bile yuksek sesle o kelimeyi kullanmamaya dikkat ederdim. Kendim tanik olana kadar insanlar hakkinda duydugum seylere asla koru korune inanmaz, %50 palavra payi birakirdim. Bu yuzden C. hakkinda duyduklarima da fazla kulak asmamistim fakat o anda 3 kiz tarafindan cete gibi duvara sikistirilip uzerime yurundugunde duyduklarimi hatirlayip korkmadan da edemedim acikcasi. Kizlarin davranislari, o kadar korkusuz bir sekilde dayilanmalari ister istemez guvendikleri birsey var arkalarinda dusuncesini uyandirmisti ne de olsa.
Sakin kalarak ne oldugunu ogrenmeye calismam gerekiyordu. Cesaretimi toplayip hakkinda boyle birsey diyecek kadar onu tanimadigimi, boyle bir dedikodu yapmak icin bir sebebim olmadigini mantikli bir sekilde aciklamaya calistim C.'ye. Fakat nafile, inandiramadim. Takilmis plak gibi "Gozumle gordugume mi sana mi inanicam?" diyerek uzerime yurumeye devam etti. Dayanamayip "Pardon da ne gozunle gordun anlamiyorum?" dedim sonunda. Meger butun olayin cikma sebebi, okulun spor salonunda, kizlar soyunma odasinin duvarindaki bir yaziymis.
Yazidan haberim olmadigini, beden dersi icin giyindigim zamanlarda acele ettigimden duvarlardaki yazilarla falan ilgilenmedigimi ve duvarlara yazi yazan birisi olmadigimi soylesem de kizlara laf anlatamadim. C. buyuk bir inatla yaziyi benim yazdigimi, ben yazmadiysam da yazani tanidigimi iddia ediyordu. Tenefus bitimini haber veren zil caldiginda beni son bir tehditle uyardi. Okul bitene kadar o yaziyi kimin yazdigini ona soyleyecek, yoksa sonuclarina ben katlanacaktim. Soz konusu olan yaziyi gorene kadar yapabilecegim birsey olmadigindan korkumu bastirmaya calisip sinifa dondum. Spor salonuna gidebilmek icin oglen tenefusunu beklemeye koyuldum.
Oglen tenefusu geldiginde yemek yemeyi bile onemsemeden kosarak kizlar soyunma odasina gittim. Ilk bakista duvarda goze baticak kadar buyuk bir yazi goremeyince iyicene sasirdim. C.'nin yaziyi uydurmus olsa o kadar sinirli olamayacagini bildigimden duvarlara daha dikkatli ve yakindan bakmaya basladim. Cok gecmeden birkac farkli yerde ufak tefek yazilar gordum. En sonuncusuna gozum takildi. Duvarin bir kosesinede, birileri tukenmez kalemle bir grup kiz ismi yazmisti ve aralarinda C.'nin ismi de vardi. Daha sonra bir baskasi kursun kalemle C.'yi yuvarlak icine alarak ok cikarmis ve yanina "Bir orospu bile Berrak'la dolasmamali..." yazmisti.
Bogazimda dugum, mideme yumruk yemis gibi kendimi sikarak, titreye titreye sinifa gittim. Iceri girdigimde hala sinirden titriyordum. Yemek tenefusunun sonuna kadar donmus bir bicimde siramda oturup o yaziyi dusundum. Ders basladiginda daha fazla kendimi tutamayip hickira hickira aglamaya basladim ve halimi gorup dersi bolmemi istemeyen ogretmen revire gidip sakinlesene kadar donmememi soyledi.
Revire geldigimde aglamaktan gozlerim kipkirmizi olmustu ve hala isin icinden nasil cikacagimi cozemiyordum. Bir kere yaziyi okur okumaz bahsedilen C.'nin baska bir C. oldugunu anlamistim cunku benimle dolasan yakin arkadasim olan, benden 2 sinif kucuk olan C. idi. Ve malesef onun hakkinda da hakli veya haksiz kotu konusan cok insan vardi. Eteklerinin kisaligindan tutun, kolyesinin ucunda hac takmasina kadar bircok seyini elestiriyordu etraftaki insanlar, onu tanimadan. Bense kulaklarimi tikamayi seciyordum. Bana zarar verene kadar insanlara tepkili olmak, onlari yargilamak huyum degildi. Dislanmanin ne kadar can yakici olabildigini bildigimden belki de ozellikle daha cok sahipleniyordum hakkinda kotu dedikodular duydugum arkadaslarimi cogu zaman. O yazi buyuk siniftaki C. icin degil, kucuk siniftaki C. ve benim arkadasligima yonelik yazilmisti. Ustune ustelik yazidaki en buyuk hakaret banaydi. C.'ye orospu demislerdi belki ama ben orospudan da asagiliktim. Bir orospu bile bana aciyip benimle arkadaslik yapmamaliydi. Bu cumleyi dusunup anlamini idrak ettikce canim daha da cok yaniyordu cunku benden bu denli nefret etmesi icin birine cok buyuk kotuluk etmis olmam gerekirdi. Ve bu kadar buyuk bir kotuluk farkinda olmadan yaptigim birsey olamazdi... Fakat ben kimseye birsey yapmamistim. Kendi halimde, kendi kosemde, cogu zaman tek basimaydim oglen tenefuslerinde. Daha da kotusu, ust siniflardaki C. bu yaziyi okudugu halde benim yazdigimi dusunebilecek kadar mantiksizdi ve okul bitimine kadar ona mantik hatasini gostermeyi beceremezsem belki de bahsi gecen bicak tasiyan arkadaslari okul cikisinda beni sikistirip tartaklayacaklardi sabahki tehditleri sirasinda soyledikleri gibi.
Korku ve paranoya birbirine karismis, olabilecek en kotu senaryolari bir bir gozumun onune getirmis ve caresizlik ve haksizlik karsisinda dayanamayip gozyaslarimi salivermistim, ve arkasi kesilmiyordu bir turlu. Okulun hemsiresi hickiriklarim karsisinda sasirmis, beni sakinlestirmeye calisiyordu. Guclukle bana kucuk bir bardak su icirdikten sonra nicin agladigimi sordu. Tam sakinlesmistim ki sorusu karsisinda tekrar aglamaya basladim. Cunku o hemsireye ne oldugunu anlatmazsam suphesiz okulda sorun yasayacaktim. Anlatirsam da C. ve arkadaslarini ispiyonladigim icin tekrar basim belaya girecekti. Biraz sakinlestikten sonra cesaretimi topladim ve bir karar verdim. C. ile basim zaten beladaydi. O yaziyi okudugu halde beni suclayabildigine gore mantikli ve makul bir insan degildi ve ona derdimi anlatamayacagim kesindi. Ama en azindan dersten aglayarak cikip dersi kaciriyor olmamin makul bir sebebi vardi ve bu sebebi aciklamazsam ogretmenler ders kirdigimi dusunup sozlu notumu kirabilirlerdi. Madem C. olayini duzeltmek icin birsey yapamiyordum, en azindan okulda basimi belaya sokmamak icin durust olup olani biteni anlaticaktim. Ayrica basima birsey gelicekse susarak beni sindirmelerine goz yummamaliydim. Ispiyoncu olmak zorunda kalsam bile...
Bu kararimla yola cikarak olani biteni en bastan okul hemsiresine anlattim. Beni sikistiranin C. ve iki kiz arkadasi oldugunu soyledigimde onume icinde ogrencilerin resimleri olan bir defter acip C.'nin yanindaki diger iki kizin resimlerini tereddut bile etmeden gosterdi bana. Isimlerini bilmesem de suratlarini unutmam mumkun degildi. Hemsirenin dedigine gore uc kiz gobeklerinden bagli gibi hep beraber dolasiyordu ve baslari da beladan eksik olmuyordu. Onlardan sikayetci olan benden cok ogretmenler olsa da benim gibi baska ogrenciler de vardi. Bana korktugum kadar kotu birseyler olamayacagini, sakinlesmemi soyledi. "Havlayan kopek isirmaz, unutma bunu..." dedikten sonra bir bardak daha su icirip beni sinifima geri yolladi. Hala korkuyordum ve sinirlerim altusttu. Olanlari arkadasim Yuregir'le paylastigimda o da beni nasil avutacagini sasirdi. Ama biraz konustuktan sonra hicbirsey yapmadan dayak yemeyi beklemektense C.'in karsisina cikip yaptigi mantik hatasini gostermeye calismam gerektigine karar verdik birlikte. Ne yapip edip o yazinin asil bana hakaret ettigini anlamasini saglamaliydim cunku okul cikisinda abuk subuk insanlar tarafindan tartaklanmayi haketmiyordum. Hos tartaklanmayi kimse hakedemez ya, hele bir de islemedigim bir suc yuzunden o durumda kalabilicek oldugumu dusundukce iyice sinirim zipliyordu. Kendi kendime "Berrak, sakin olmalisin. Kizi sinirlendirip kasinmaya gerek yok. Sadece nerde hatali dusundugunu assagilamadan gostermeye calis. Kas yapayim derken goz cikarma. Nefes al, nefes ver. Cevap vermeden ona kadar saymayi unutma...." diye hatirlatmalar yaparak ve kendimi cesaretlendirmeye calisarak gecti ogleden sonraki dersler. Bu dusunceleri tekrar tekrar kendime hatirlatarak gunun sonunu getirmistim.
Korkunun faydasi yoktu. Yapabilecegim tek sey mantikli ve sakin bir sekilde gercegi anlatip, yaziyi kimin yazdigini bilemeyecegimi anlamasini ve bana inanmasini ummakti. Ya da okulun tamamen bosalmasini bekleyip kacabildigim kadar uzun sure C.'dan kacacak ve bana kizginligini unutmasini dileyerek saklanabildigim kadar saklanabilirdim. Ama okuldan hergun gec donmeye baslarsam eninde sonunda gene birilerine hesap vermem gerekicekti. Ayrica servisle donebilicekken hergun okul kapisinda annemin soforu Mehmet Abi'yi agac etmeye de hakkim yoktu. Zaten cogu sabah servisi kacirdigim icin beni okula yetistirmek zorunda kaliyordu. En azindan donuste servisle donebilecegim zamanlar onu trafige sokmamaya calismaliydim. Saklanmak, ertelemek cozum degildi. C.'nin karsisina cikip mantikli dusunebilmesini ummak tek careydi.
Cantami topladiktan sonra biraz korkak ama bir o kadar da kararli adimlarla okul cikisina dogru yurumeye koyuldum. Bir yandan da gozlerim yuzlesmek icin C.' yi ariyordu. Servislerin parketmis bekledigi alanda yaninda arkadaslariyla birlikte bir yandan sohbet edip bir yandan yururken buldum onu. Kosarak yetismeye calistim arkasindan. Yanina vardigimda nefes nefeseydim. Konusmasini bolerek bana dondu ve "Ne var?" dedi.
Yaziyi gordugumu, benim yazmadigimi ve yazinin asil bana hakaret oldugunu ve bahsi gecen C.'nin baska bir C. oldugunu anlatmaya calismaya baslamistim tam ki bana donup "Gerek kalmadi, anladim zaten senin yazmadigini..." dedi gulerek. Sonra da arkasini donup arkadaslariyla konusa konusa uzaklasmaya devam etti. Butun gun olabilicek en kotu senaryolarla bosu bosuna kendi kendimi korkutmustum. Aglayarak butun gunumu kendime zehir etmistim ve buna sebep olan kiz sanki bana haksiklik yapmamis, bosu bosuna tehditler savurmamismis gibi ozur bile dilemeden gunune devam ediyordu. Bir an pesinden kosup suratinin ortasina tokadi patlatmak geldi icimden. Kendimi zor tuttum. "Berrak sakin, bicak tasiyan arkadaslari var diyor insanlar. Dogruysa bulastigina degmez... Bir, iki, uc,...on. Nefes al, nefes ver....offff.... Sakin ol... Tamam... Gecti." diyerek kendi kendimi avutmaya calissm da kizginligim gecmiyordu. Eger C. en bastan o yaziyi benim yazmis olamayacagimi dusunmeye tenezzul etmis olsaydi, butun gunum GS icin mutlu ve keyifli gecmis olacakti ve o yaziyi belki hic gormeyecektim. O nefreti hakedececek birsey yapmadan bile uzerime cekebilecegimi ilk kez o gun farkettim. Ve bugun bile bu dersi ogrenmemis olmak isterdim. Thomas Gray bir siirinde "Cehalet mutluluktur" demis, bense bu bakisi hatali bulmustum, ilk kez o gun ona hak verdim...
No comments:
Post a Comment
Please feel free to leave a comment.